Update cookies preferences

Tarihi Karnaval, Godfather ve Venedik

Benim İtalya’ya gitmek istememin asıl sebebi Roma’yı görmekti fakat Venedik’in de beni bu kadar büyülemesini asla beklemiyordum. Venedik sokaklarında tek başıma dolanırken geçirdiğim saatler hala bir hayal gibi aklımda.

Venedik’le İlk Tanışma

Milano’dan Venedik’e doğru yola çıktık. Türkiye’de de çift katlı otobüs görmüştüm ama masalı otobüs ile daha önce hiç karşılaşmamıştım. Şanslıyız ki üçümüz de aynı masaya denk geldik ve rahat bir yolculuk geçirdik. Üç buçuk saatin ardından Mestre’deydik. Açıkçası Mestre’nin Venedik ile görüntü olarak hiç alakası yoktu. Havanın da kapalı olması sebebiyle şehir oldukça kasvetli duruyordu. Tabii bir kaç saat sonra hissedeceklerimizden habersizdik.

İlk olarak daha önceden rezerve ettiğimiz otele yerleştik. Otobüs durağından otele giderken Lidl’i görmüştük. Hemen atıştırmalık bir şeyler alıp karnımızı doyurmak için oraya gittik. Lidl Türkiye’deki zincir marketlerin Avrupa’daki bir benzeri, ucuz ve ortalama kalite ürünler satıyorlar. İtalya gezimizin ilk günleri olduğu için paranın hemen bitmemesi açısından yemeğe çok bütçe ayırmamaya çalışıyorduk. Fırından Ciabatta, İsviçre peyniri, Rus salatası ve kola aldım. Biraz mide yakıcı bir menü olsa bile günü kurtardı. Daha sonra gerçek Venedik’i görmek için tren garına doğru yola çıktık. Tren yolculuğu yaklaşık on dakika sürdü. Tren Venedik’e varınca hızlıca gardan çıktık, yıllarca tatil reklamlarında, sosyal medyada, filmlerde gördüğümüz, Shakespeare’den okuduğumuz şehre sonunda varmış olmanın heyecanı kapladı içimizi.

Venedik Grand Kanal

Venedik’i Tek Gezmek

Gardan çıktığımız anda Grand Canal karşımızda duruyordu. Büyülendiğimi hissettim hatta hiçbir manzara karşısında bu kadar şaşırdığımı hatırlamıyorum. Venedik asla zannettiğim gibi değildi. Ben şehrin içinde bir kaç tane kanal var ne olabilir ki diye düşünürken Venedik’in güzelliği yüzüme gondol küreğiyle vurdu. Salih ve Melih de benim gibi heyecanlanmış olacak ki bir kaç saniye sessizlik yaşandı. Salih Venedik’i ayrı gezelim diye bir teklifte bulundu. İtalya’ya giderken böyle bir şey yapma planımız yoktu. Açıkçası böyle bir şeye pek hevesli değildim. Yabancı bir ülkedeyiz başımıza bir şey gelirse korkusu vardı içimde. Fakat Salih’in ısrarı ve Melih’in de desteği ile ayrı ayrı Venedik’i gezmeye başladık. Sonrasında kendi aramızda konuştuğumuz zaman iyi ki de Venedik’i ayrı ayrı gezmişiz diyorum çünkü fark ettik ki Venedik’te üçümüzün de ilgi duyduğu şeyler bambaşka. Ben hediyelik eşya dükkanları, şehrin arka sokaklarını gezip sokak sanatçılarını izlerken, Salih akademilere ve sanat binalarına gitmiş Melih de farklı lezzetler denemiş.

Venedik Arka Sokaklar

Venedik Karnavalı

Üçümüz ayrıldıktan sonra dümdüz yürümeye başladım. Hiçbir yeri bilmemek de bambaşka bir heyecan veriyordu açıkçası. Büfe tarzı bir yere girdim. İtalya’ya gittiğimden beri almak istediğim İtalyan Purosunu sonunda aldım ve yoluma devam ettim. O günlerde dünyanın en ünlü karnavallarından biri olan Venedik Karnavalı varmış. Tarihi 11. yüzyıla dayanan bu karnavalda insanlar zengin-fakir arasındaki statüyü eşitlemek için farklı kostümler giyip maskeler takıyorlar. Venedik sokakları günümüzden 1500’lü yılların Avrupa’sına bir yolculuk yapmış hissi veriyordu. Karnaval sebebiyle Orta Çağ Avrupasından kaçmış lord ve prenses kostümlü insanların fotoğrafını çekmek, fotoğrafın ardından lordun ve prensesin başıyla sizi selamlaması ayrı bir keyif veriyordu.

Venedik Karnavalı: Lord ve Prenses

Manav, Dükkanlar ve Panzarotti

Bunları düşünerek yoluma devam ederken gözüme bir manav ilişti. Aklımda meyve almak yoktu ama uzaklardan saatin tam olduğunu haber veren çan sesi ve karşımdaki manav tezgahı bana kendimi Godfather filminde gibi hissettirdi. Kese kağıdına konan elma ve portakalı aldığım an hala aklımda. Elmayı ısırarak yürüdüğüm sırada dükkanların olduğu çok güzel ışıklandırılmış büyük köprüye vardım. Birkaç hediyelik eşya dükkanına girdim. Ahşaptan yapılmış çok güzel divit kalemler, mürekkepler, el yapması defterler… Hepsi şehre olan hayranlığımı daha da artırıyordu. Köprünün hemen yanında fıçılara renkli renkli şekerlerin doldurulduğu bir şekerci dükkanı vardı. Hemen oraya da girdim tabii ve zencefilli draje alıp yürümeye devam ettim.

Aradan geçen üç saatin ardından Melih aradı; Salih ile karşılaşmışlar, beni de yanlarına çağırdılar. Venedik’in en ünlü meydanı olan San Marco’da buluştuk. Hepimiz birbirimize yaşadıklarımızı anlattık. Salih Venedik Akademi’ye girmiş ve oradaki profesörü darlamış. Salih’ten beklediğimiz bir hareketti açıkçası:). Biraz sohbetten sonra bu sefer beraber gezmeye başladık. Havanın kararmış olması, sokakların tenhalığı bile hiç güvensiz hissettirmiyordu. Arada çıkmaz sokaklara girip çıkarak nereye gittiğimizi bilmeden yürüdük. En son gözümüze bir tabeladaki kebap yazısı çarptı. İçeri girdiğimizde sahibinin Bangladeşli biri olduğunu öğrendik, Türk bekliyorduk tabii ki. Gelmişken bir şeyler yiyelim diyip döner panzarotti diye Türk dönerine de İtalyan panzarottisine de benzemeyen ikisinin karışımı bir şey yedik. Tadı fena değildi, karnımızı da doyurmuştuk en azından, ama tavsiye etmem siz normal panzarotti yiyin.

Döner Panzarotti

Son Gün

Sohbet ede ede saat gece on bir gibi Venedik tren istasyonuna döndük. Mestre’ye dönerken hala içimdeki büyülenmişlik hissinden kurtulamamıştım. Sonraki gün Floransa’ya otobüsümüz olması sebebiyle çok kısa bir süre Venedik’te vakit geçirip yeni rotamız için yola çıktık. Bu şehirden ayrılırken aklımda şunlar vardı: binalar çok düzensizdi ve her yerde çıkmaz sokak vardı, başka şehirlerde kötü görünebilecek bu durum Venedik’e ise ayrı bir ruh kazandırmıştı. Binaların mimarisi hala Orta Çağ’ı andırıyordu, yıllar geçmiş olmasına rağmen taş evler ayaktaydı. Venedik ne doğal ne de tarihi bir şehirdi, ikisini yüzlerce yıllık kültürüyle çok güzel harmanlamıştı. Hediyelik eşya dükkanları, manav, karnaval, güzel giyinmiş insanlar, sokakta çalınan akordiyon, yanı başındaki deniz ve daha anlatamadıklarım… Ayrıca içimde gondola binememiş olmanın burukluğu vardı ve bu şehre bir daha ne zaman gelebileceğimi bilememenin.

Son Bakış

Buraya tıklayarak Venedik Gezi Rehberimizi okuyabilirsiniz.

Yazar Hakkında

omerfarukkarakurt1@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir