10 Şubat Cumartesi… Roma’da bol yağmurlu bir günü tamamlamıştık. Böylesi bir yerde ıslanmamak olmazdı. İnanılmaz bir şekilde ıslanmıştık; yağmur sularından caddede yürüyemiyorduk adeta, ama hayatımızın en zevkli yürüyüşlerinden biriydi. Otele döndükten sonra, yemeğin ardından otel lobisinde sohbet etmeye başladık. Aylar öncesinde planladığımız Vatikan’da Pazar ayinine katılma fikrini gerçekleştirmek için kolları sıvadık. Vatikan, Roma şehir sınırları içerisinde bir ülke olduğu için son gezi rotamızı ayine katılmak üzere Roma olarak belirlemiştik.
Diğer yerleri gezerken olduğu gibi, Google Haritalar’a bakarak ulaşıma göz attım ve nasıl gideceğimize karar verdik. Bir otobüs, ardından metroyla Vatikan surlarına ulaşılıyordu. Alarmlarımızı saat 7.00’ye kurduk. Ayine yetişmek için uyanıp hemen yola çıkmamız gerekiyordu. Gecenin yorgunluğundan dolayı yataklarımızdan ayrılmak bir hayli zor oldu. Hemen hazırlanmamızın ardından kendimizi otelin bulunduğu caddeye attık ve hızlı adımlarla otobüs durağına geçtik.
Vatikana İlk Adımlar
Yeni bir atmosfere şahitlik edeceğimizin heyecanını yaşıyorduk. Otobüse binip metroya geçtikten sonra durakta inip Vatikan surlarına doğru yürüyüşe başladık. Her adımda farklı bir heyecan yaşıyor, her adımda heyecanımız artıyordu çünkü yeni bir ülkeye geçiş yapacaktık. Vatikan, yüzölçümü çok küçük bir ülke olduğundan giriş kapısını bulmak için civardaki insanlara soruyorduk. Yaklaştığımızda bizi büyük bir sur karşıladı. Surun etrafında yürüyerek ana kapıyı bulmaya çalıştık. Sonunda hayalini kurduğumuz küçük ülkeyi görecektik; Vatikan’ın giriş kapısına ulaşmıştık.
Kuyruk vardı. Sıramızı beklerken pasaportumuzu hazırlamaya koyulduk. Sonunda sıra bize geldi. Çok hafif bir güvenlik taramasıyla, pasaportu bile göstermeye gerek kalmadan Vatikan’a giriş yaptık. Bu durum bizi oldukça şaşırtmıştı.
Aziz Petrus Meydanı
Giriş yaptığımızda bizi çok geniş bir meydan karşılıyordu. Ayin başlamış, her yerde hoparlörler aracılığıyla ilahiler okunuyordu. Meydandaki devasa ekrandan Aziz Petrus Bazilikası’nın görüntüleri yansıtılıyordu; ama bazilikaya girişler kapatılmıştı. Aziz Petrus Meydanı’nda devasa bir kalabalık ayine eşlik ediyordu. Biz de meydanda biraz turlamaya başladık. Her yerde İsviçre Muhafızları karşımıza çıkıyordu.

Bir anda meydandaki kalabalığın bazilikaya doğru hücum ettiğini gördük. Anladık ki bazilikanın kapısını açmışlardı. Biz de hemen o tarafa doğru yöneldik ve kuyruğa girdik. Bizim geçmemizin ardından hemen muhafızlar kapıyı kapattı. Ayine bizzat canlı katılma fırsatı bulan son kişilerden biriydik o gün. Bu fırsatı yaşıyor olmak hepimizi mutlu etmişti. Aylardır planladığımız ayine bir şekilde girme fırsatı bulmuş, hayalimizi gerçekleştirmenin adımlarını atıyorduk.

Pazar Ayinine Giriş
Bazilikanın içerisinde devasa bir kalabalık ve bürokrasiden bir sürü tanıdık sima; Arjantin Başbakanı, İngiltere Dışişleri Bakanı gibi kişiler vardı. Tabii oturmaya yer bulamadık; ayakta bir şekilde gözlemlemeye devam ettik. Yüksek sesle ve çoğulcu bir şekilde ilahiler söyleniyordu. 70 milletten insan vardı diyebilirim: Asya, Afrika, Amerika, vs. Sonrasında Papa’nın Latince vaazını dinledik. Tabii hiçbir şey anlamadık. Anlamamış olsak bile farklı bir dine ait bir şeyi dinleme tecrübesini edinmek, bu atmosferi yaşamak çok hoştu.
Ayinin bitimine doğru insanlar bazilikadan ayrılmaya başladı. Bunun üzerine biz de sandalyelerde oturma fırsatı bulabildik. Birkaç ilahiden sonra ayinin sonuna gelmiştik. Sonrasında seyirci koltuklarının bulunduğu yerde geniş bir koridor açıldı. Ayini yöneten papazlar, tek tek o koridordan halkı selamlayarak ayrılmaya başladılar. Biz de acaba Papa buradan geçer mi diye düşünerek koridora doğru yaklaşmaya başladık.

Sonrasında kalabalık heyecanlanmaya ve “Papa, Papa!” diye bağırmaya başladı. Artık Papa’nın geleceğini anlamıştım. Herkes sandalyenin üstüne çıkmaya başlamıştı. Ben de elime telefonu alıp sandalyenin üstüne çıkıp, hatıra olsun diye bu anı videoya kaydetmek istedim. Koridora çok yakındım. Bu kadar kolay bir şekilde yakınlaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Kalabalığın sesi iyice yükseldi ve Papa, yürüyen sandalyesiyle geçiş yapmak için koridorda belirdi. Yanımdan geçerken o anları videoya kaydettim. Bu paragrafın altına videoyu koyacağım; seyredebilirsiniz.
Papa’nın geçişinden sonra biraz bazilikayı gezme fırsatı bulduk. Birkaç odasına girdik; ama kilisenin ön tarafındaki merak ettiğimiz yerlere giremedik. Muhafızlar izin vermedi. Kısa bir gezintiden sonra bazilikadan çıkarak meydana geri döndük. Meydanda fotoğraf ve videolar çektikten sonra, bazı yetkililerle konuşup Vatikan hakkında bilgi aldık. Hatta bir rahibe grubuna rastladık; benim için güzel deneyimlerdi. Biraz vakit geçirdikten sonra Vatikan’ı gezmeye karar verdik.
Vatikana Veda
Malum, Vatikan küçük olsa da gezilecek yeri çok: Sistina Şapeli, Vatikan Müzeleri ve büyük yeşil bahçeler, vs. Meydandan aşağıya doğru bir yol ve binalar vardı. Biz de aşağıya doğru yürüyelim; nasıl olsa her yeri dolaşırız diye düşündük. Bulunduğumuz yer küçük, saat ise erkendi. Hiç haritaya bakmadan ve birilerine sormadan yürümeye başladık.
Sonra bir polis noktasını geçtik ve o noktayı geçtikten sonra bir daha geri adım atamadık. Meğersem orası ülkenin bitiş noktasıymış. Hiçbir işaret ve belirti olmadan ülkeden çıkmış olduk. Sonrasında ana kapıya baktığımızda inanılmaz bir kuyruk oluşmuştu. Artık Vatikan’ı gezmek için çok geçti. Gerçekten aylar öncesinde planladığımız gibi ayine katılmış olduk; ama Vatikan’ı gezmek mümkün olmadı. 🙂
Buraya kadar okuyarak geldiyseniz, şükranlarımı iletiyorum. Diğer bir yazımda görüşmek üzere!