Update cookies preferences

Yılanlar, Maymunlar ve Efsunlu Geceler: “Kırmızı Şehir” Marakeş

Marakeş

2019 senesinde bir yaz okulu vesilesiyle gittiğim Fas’ta iki günlük bir hafta sonu tatilini de Marakeş için ayırmıştık. Fas’ın aslında bu ülkede bir şehir ismi olduğunu öğrenmenin ardından ikinci ilginç bilgi ise Azerbaycan’da Fas için Marakeş denilmesiydi. Marakeş yaz sıcaklarıyla meşhur, temmuz ayının ilk günlerinde gündüz 40 derecenin üzerinde bir sıcakla karşıladı bizi.

Menara, Kütübiyye Cami ve El-Fena

Fas’ta dikkatimi çeken şeylerden biri de her şehrin kendine özel bir rengi olmasıydı. Kazablanka diğer adıyla beyaz şehir, Şafşavan Mavi şehir ve Kırmızı şehir lakabıyla Marakeş. Marakeş’te gezip görmek gereken onlarca tarihi ve doğal güzellik vardı ancak zamanımız kısıtlı olduğundan hepsine gitmemiz mümkün değildi. Biz rotamıza 12. yüzyıldan kalma tarihi Menara Bahçeleri’nden başladık. Marakeş bahçeleriyle ünlü bir şehir bunlar arasında en eski tarihli olanı ise Menara. İçerisinde birkaç yüzyıllık bir köşk ve su rezervuarı da bulunan bu bahçe 1985’ten bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyormuş. Bahçenin ardından El-Fena (fenalıklar) Meydanı’nın hemen girişinde bulunan Kütübiyye Cami’sine gittik. Burası Fas’ın diğer şehirlerindeki camilerde de olduğu gibi namaz vakti dışında kapıların kilitlendiği bir cami. Bunun nedenini ise caminin namaz dışında kullanılıp kirletilmemesi olarak açıklıyorlar. Cami köşeli minaresi ve içindeki kemerli yapısıyla klasik Kuzey Afrika-Endülüs mimarisinin tipik bir örneğiydi. 

Ardından meşhur El-Fena Meydanı’na geçtik. Gündüz vakti meydanda çarşıyı gezmek, kobra yılanlarıyla, bezlenmiş maymunlarla fotoğraf çektirmek ve ellerinize hint kınası yaptırmak gibi etkinlikler mevcuttu. Ayrıca her yerde rengarenk meyvelerin dolu olduğu seyyar meyve suyu tezgâhları vardı. Özellikle gündüzün en sıcak vakitlerinde bir meyve seçip suyunu keyifle yudumlayarak hem serinlemek hem meydanın kalabalığına karışmak oldukça iyi gelmişti.  Bunlar dışında ise meydanın çevresinde bulunan restoran ve kafelerde hem Fas’ın kuskus ve tajin gibi geleneksel lezzetleri hem de kruvasan gibi Fransız yiyecekleri vardı. Kruvasan ve portakal suyu ikilisi kahvaltı için güzel bir alternatifti. Uzun yıllar Fransız sömürgesinde kaldıklarından Fransız kültürüne ait konularda oldukça iyiler. Kruvasan ve Fransızca konuşmak bunlardan birkaçı. Biraz dolaştıktan sonra eski şehrin hemen dışındaki otelimize yerleşip havanın biraz serinlemesini bekledik. Zira bu şehrin gecesinin gündüzünden çok daha serin, canlı ve eğlenceli olduğu rivayetleri bizim de kulağımıza gelmişti.

Menara

El-Fena Meydanı’nda Efsunlu Bir Gece

 El-Fena Meydanı’nda asıl eğlence gece başlıyormuş. Yalnızca birkaç saat içinde meydanın çehresinin bir anda bu kadar değişmesi oldukça şaşırtıcıydı. Meydana geldiğimizde ortalığın serinlemesi ve havanın kararmaya başlamasıyla birlikte yılan oynatıcıları ve maymun sahipleri yerlerini masal anlatıcılarına, göz alıcı kıyafetler içindeki (sonradan erkek olduklarını öğrendiğimiz) dansözlere, müzik gruplarına ve çeşitli performans gösterileri yapan insanlara bırakmıştı. İlk anda kendimi inanılmaz bir kaosun içinde hissettim, her geçen dakika adeta adım atacak yerin kalmadığı yüzlerce belki binlerce insanla bir arada ilginç bir akşam geçirmeye hazırladım kendimi. Meydana kurulan seyyar kebapçıların her biri bizi müşterisi yapmak için adeta birbiriyle yarışmaya başladı. Türk olduğumuzu anladıkları an ilk başta anlamadığımız ama defalarca kez duyunca anlayacağımız o kelimeler döküldü ağızlarından “arkadaş, Hasan Şaş, yavaş yavaş”.

Bu tezgahlarda etten sakatatın her türlüsüne salyangozdan çeşitli balık türlerine kadar her türlü yiyeceği bulmak mümkündü. Ben de bu kadar çeşitlilik arasından bir daha muhtemelen asla denemeyeceğim bir şeyi denemeye cesaret ettim. Tüm yerli halkın salyangozu severek ve iştahla yediğini görünce -kulağa pek iştah açıcı gelmediğinin farkındayım- ilk ve son kez denedim. Suda haşlayarak servis edilen salyangozun haşlama suyuna çeşitli baharatlar eklenerek tatlandırılmıştı. Salyangozun dokusundan pek hoşlanmasam da baharatlı tadı pek de fena sayılmazdı.

Sonra meydanda kaosun içinde dolaşmaya devam ettik. Burada dikkat etmek gereken -bizim sonradan öğrendiğimiz- en önemli şey kimsenin fotoğrafını çekmemek en azından çekerken yakalanmamak. Yakalandığınız an yakanıza yapışan kişi sizden para alana kadar yakanızı asla bırakmıyor. Bu kadar kaosa rağmen meydanın tuhaf bir büyüsü var kalabalık sevmeyen biri için bile adeta sizi içine çeken efsunlu bir hava. Bu hava gecenin ilerleyen saatlerine kadar azalarak devam ediyor. Biz renkli ve eğlenceli akşam gezintisini gece 00.00 sularında sıkı pazarlıkla yedi kişi bir araya gelerek kiraladığımız faytonla otel yolunda sonlandırdık. Gecenin o saatinde sessiz caddelerden nal sesleri eşliğinde geçmek ilginç bir nostaljik anı olarak hafızalarımızda yer etti.

Marakeş El-Fena

Marakeş’ten Ayrılmadan

Ertesi gün şehir içinde alışveriş yapmaya karar verip dükkân dükkân dolaştığımız bir gündü. Bu şehirde hatta genel olarak bu ülkede pazarlık bağımlılığı diye bir gerçek var. Hiçbir ürünün standart fiyata satılmadığı bir şehirde elinizi attığınız ne varsa kazıklanıyormuşsunuz hissiyatı bir türlü peşinizi bırakmıyor. Çünkü fiyatını sorduğunuz eşyaya 800 dirhem denildiğinde -ki o zaman bu yaklaşık 500 lira civarındaydı şu an 2600 lira civarlarında) olmaz diyerek dükkândan çıkmaya hazırlandığınızda bir anda fiyat neredeyse dörtte bir ucuzluyor. Sıkı pazarlıkla birkaç hediyelik eşya, deri çantalar alıp acaba gerçekten fiyatı bu muydu yoksa beni kandırdı mı diye uzun süre düşünmem gerekti. 

Alışverişin ardından eski şehrin içine tekrar dönerek sokak aralarında gezintiye çıktık. Sokak aralarında küçük müzeler bulunuyor 10-15 dirhem gibi fiyatlar ödeyerek girilebiliyor. Birkaç müzeyi ziyaret edip kırmızı sokaklarda fotoğraflar çektik. Burada hayatımızda daha önce hiç başımıza gelmeyen bir şey geldi fotoğraf çektiğimiz esnada fotoğraf karesine bir adam girdi ve onun fotoğrafını çektiğimiz için bizden para istedi. Daha sonra bunun Fas genelinde özellikle turistik şehirlerde oldukça yaygın bir uygulama olduğunu öğrendik. 

Marakeş’te geçirdiğimiz ikinci günü ikindi namazının ardından noktalayarak otobüsle Kazablanka’ya doğru yola çıktık. Ardımızda keyifle geçirdiğimiz iki gün ve seneler sonra bile gülümseyerek hatırladığımız anılar bırakarak…

Marakeş Dükkanları

Buraya tıklayarak Granada Anı Yazımızı okuyabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir