Update cookies preferences

Mısır’ın Kalbinde: Kahire Geçmişin Gölgesinde

Antik Mısır Medeniyetleri, Roma İmparatorluğu, Emeviler, Abbasiler, Fatımiler, Eyyubiler, Memlükler, Osmanlı…
Tüm bunlara yaşam alanı olabilmiş dev bir miras olan Kahire şehrine kara yolu ile güneyden giriş yaptık. Şehrin girişinde büyük kontrol noktaları bizi karşıladı. Kalabalık insan grupları araçlardan indi, tüm çantalar açıldı ve kontrolün ardından şehre girebildik. Doğrusu, bu noktada eşyalar için biraz tedbirli olmayı önerebilirim.

Giza

Bazı güzellikler, nasıl olur da etrafının hiç de kabul edilemez bir kargaşayla sarılmasını kabullenir diye sorguladığımız bir yer oldu Giza. Kahire şehir merkezine 25 km uzaklıkta olan Giza, Mısır’ın simgesi olan piramitlere ev sahipliği yapıyor. Kahire’de ilk gezeceğimiz yerin piramitler olması isteğiyle 2 günlük Giza’dan otel tutmuştuk. Gece geç bir saatte Kahire’ye vardığımız için direkt otele gitmek istedik. Her biri ayrı bir âlem olan Mısırlı taksicilerden biri sağ olsun bizi uzak bir yerde bıraktı. Kahire’nin en fakir bölgesi olması dolayısıyla meşhur Mısır bahşişçiliğinin en üst noktalarını otele yürüyene kadar hissettik. Israrın artışında saatin de etkisi olmuştur elbette. Dar sokaklar… biraz da kirli tabii… Başları kediye benzeyen, kulakları dik tüysüz Mısır köpekleri de en fazla buradaydı diyebilirim.
Tüm bunlara sabretmenin bir mükafatı olarak piramit manzarasına karşı sabah kahvaltı yapabildik. Portakal suları oldukça iyi çünkü Mısır portakallarının asit oranı düşük. Bu sebeple mideyi yakmıyor.

kahire,piramitler

Piramitler

Haklı şöhreti ve yavaş bir şekilde çözülen gizemi dolayısıyla burada piramitlerin tarihçesinden bahsetmemeyi tercih ediyorum. Giriş ücretleri pahalı değil. Alana girmek için ödenen ücrete piramitlerin içlerine giriş ücretleri dâhil değil. Bunun için ayrıca bilet aldık. At arabaları ve develerin geçtiği yol doğal bir nostalji sağlıyordu. Ancak çok merakla bakarsanız atlı veya develi bir Mısırlının ikna kabiliyetinin çok daha fazla olduğunu bilmelisiniz.

kahire

Mesela bu fotoğraftaki amca, “Beni çeker misin?” diye sordu. Ben de belki biraz acemilik ve piramit heyecanıyla “Tabii” diye yanıtlayıp çektim. Daha sonra beni devesiyle takip edip para isteyeceğini bilemezdim… Piramitler, fotoğraflarda göründüğünden çok daha büyük ve etkileyiciydi. Büyük piramidin içine girdik. İç hacmi dolu olan piramidin üst kısımlarında bulunan “firavun lahiti” odasına definecilerin zamanında açmış olduğu dar bir geçitten çıkılıyor. İçerisi biraz havasız ve sıcak. Bu sebeple çok uzun zamanlar geçirmek istemeyebilirsiniz. Tüm alanın tamamını detaylıca gezmek birkaç saati buldu elbette.

Kahire Müzesi

Çok büyük bir müze. İçeride kronolojik sırayla tamamına yakını Antik Mısır medeniyetine ait olan binlerce eser var. Heykeller başı çekiyor tabii. Detaylı bir gezi yapılırsa 3 saatin üzerinde bir vakit alacağını belirtmiş olayım. Birçok insan ve hayvan mumyasını burada gördük. Mumyaları çıkarılmış durumda olan boş lahitlerin sayıları ise çok daha fazlaydı. Bu lahitler çok kapsamlı çizimler içeriyordu. Bir belgeselde lahitlerin üzerine kişinin mesleğine ve yaşamına göre çizimler yapıldığını öğrenmiştim. İlginç olan şu ki, lahitlere ve mumyalara verilen bu kadar büyük önem, bir inancın ötesinde Mısırlıların bir zamanlar sürekli ölüm ve yaşam arasında yaşadıklarını gösteriyor. Firavunların bile kendileri hayattayken yüzlerce işçiyi kendilerine gösterişli bir saray yapmaları için değil de ölümlerinden sonra konulacakları bir harika (piramit) inşa ettirmeleri de bu inancın ne kadar doruklarda yaşandığını gösteriyor bence.

kahire müzesi

Müzede maket şeklinde birçok gemi ve üzerinde insan figürleri var. Bunların bir kısmı, yine kıyametin dehşetinden Nil Nehri vasıtasıyla kaçışı temsil ediyor. Hatta piramitlerde de boş alanda dev bir gemi kalıntısı var. Firavunun kıyamet esnasında piramitteki lahitinden çıkıp bu gemi ile Nil Nehri’ne ineceğine inanılıyormuş. Bu gemi maketlerinin bir kısmının ise işçilerin Nil Nehri üzerinden malzeme taşımalarını simgelediği düşünülüyor. Tutankamon’un meşhur hazinesi ise yine bu müzede özel bir odada saklanıyor. Eserlerin çokluğu ve bazılarının cam koruma ile kaplanmamış olması bir dikkatsizlik yahut Mısırlıların hemen her gün yeni bir obje çıkardıkları için coğrafyanın zenginliğini gösterdikleri bir şov olarak değerlendirilebilir.

Kiliseler

Kahire içerisinde bir kısmı Roma döneminden kalan kiliseler Nil Nehri’ne yakın bir Hristiyan mahallesinde bulunuyor. Bakımlılar ve ziyaretçileri çok. Roma’nın çok da uzun sayılmayan hüküm süresinden bazı izlerin kalmış olması Kahire’ye kültürel bir zenginlik katıyor.

roma kilisesi

El Ezher, İmam Hüseyin Camii

Bir Fatımi eseri olan Ezher Camii ve külliyesi Kahire’nin kalbinin attığı yer. Gözlemlediğim kadarıyla sanki ilim burası ile bütünleşmiş ve zamandan bağımsız olarak dünyanın dört bir yanından insanlar yaklaşık bin yıldır ilim öğrenmek için buraya akın etmiş. Fatımiler üniversite misyonuna yakın bir konumla burayı açmış. Selahaddin Eyyubi döneminde ise önceleri Şia’nın merkezlerinden olan bu camii ve medrese kullanıma kapatılmış. Ancak daha sonra yapıya bazı bölümler eklenerek yeniden açılmış. Tabii bu kez Sünni bir bilgi merkezi olarak. Böylece Memlükler ve Osmanlı döneminde çokça İslam alimi burada yetişmiş. Bugün de Ezher’in beyaz avlusunda etrafınıza baktığınızda, son yıllarda yaşanmış tüm siyasi krizlere rağmen Endonezya’dan Amerika’ya, Türkiye’den Özbekistan’a kadar birçok ülkeden öğrenci görebilirsiniz. Fatımiler’den kalan ise minare ve yapının bir kısmı. Bir de ilim niyeti tabii…
İmam Hüseyin Camii ise çok daha başka. Yine Fatımiler tarafından yaptırılan bu camide Hz. Hüseyin’in başı bulunuyor. Oldukça görkemli bir mahfaza içinde ayrı bir odada tutuluyor. Ezher ile karşı karşıya bulunan bu camiye alt geçitten geçiliyor. Alt geçitten çıkınca kitlenin çok hızlı bir değişiklik gösterdiğini fark edebilirsiniz. Eski giyimli birçok sufi bu cami ve etrafında bulunuyorlar. Mahfazanın olduğu odadan attıkları çığlıklar daha camii girişinden duyuluyor. Odaya girdiğimizde insanların içeriye para attıklarını gördüm. Görevliye benzer bir adam da bize “Hüseyin’e bir hediyeniz yok mu?” diyerek para vermemizi umdu. Büyük bir şaşkınlıkla “En güzel hediye Fatiha’dır.” dedik ve çıktık.

Han El Halil

Hayatımda hiç böyle bir çarşı görmedim. Sokaklı ve hanlı yapısı ile Kapalı Çarşı’yı andırsa da ondan çok daha büyük ve canlıydı. Kahire’de kaldığım her gün gitmiş olmama rağmen ancak yarısını gezebildiğimi düşünüyorum. Basit şeyler satan dükkânlar bile neredeyse sabaha kadar çalışıyor. Dükkânları ürünlere göre kategorilendiren bu çarşıda her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle sedef ürünlerinin işçiliği çok iyi ve fiyatı da Türkiye’ye göre oldukça uygun. Genel olarak pazarlıktan asla çekinmeyip hemen her şeyin fiyatını indirmek gerekiyor.

Memlük Camileri ve Amr bin as camii

Hepsi birbirine çok yakın olan devasa büyüklükte ve olabildiğince sanatsal Memlük camileri var. Mimarileri oldukça özgün. Ancak ne yazık ki çoğu çok bakımsız ve neredeyse terk edilmiş durumda. Hatta bazılarına ayakkabı ile giriliyor ve yer çok kirli olduğundan insanların namaz kılmak için görevliden seccade aldıklarını gördüm. Ayrıca bazılarına ibadet amacıyla dahi olsa girmek ücretliydi. Kültürel mirasa yapılabilecek en büyük ihanetlerden birinin manzarasıydı.

memlük camii

Kahire Selahaddin Eyyubi Kalesi ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa Camii
Yüksek bir kale ve onun üzerine yüzyıllar sonra inşa edilmiş bir camii. Açık söylemek gerekirse uzaktan caminin dış kısmı hiç de göze hitap etmiyor. Ancak içeri girer girmez muhteşem bir atmosfer sizi karşılıyor ve bir anda kendinizi İstanbul Dolmabahçe’de gibi hissediyorsunuz. Kesinlikle mimari yapı olarak Mısır’da en çok beğendiğim yapılardan biri. Kavalalı’nın Nil Nehri’nde araba ile geçilen adalardan birinde bir de sarayı bulunuyor. Yemyeşil bir bahçesi ve güzel köşkleri ile gidilmesi gereken bir yer. Buraları gezmeyi sona bırakmanızı ve öncesinde Kavalalı hakkında küçük bir okuma yapmanızı tavsiye ederim.

kavalalı sarayı

Nil Nehri

Son olarak, tüm bu medeniyeti burada toplayan ana etken olarak Nil Nehri’nden bahsedelim. Genişliği yer yer değişen, bir boğaz olmasa da tekne ile turlanabilecek, kenarında bir kafede oturulabilecek güzel bir nehir.

Kahire kesinlikle birkaç günde idrak edilemeyecek bir şehir. Şehrin kalabalığı, satıcıların zorlukları gibi sebeplerle gezmek çok kolay değil. Ancak seyahat bittikten sonra nasıl bir dünyaya adım attığınızı ve kaç medeniyetin mirasına birden tanıklık ettiğinizi daha iyi anlıyorsunuz.

Buraya tıklayarak Marş Mira Anı Yazımızı okuyabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir